admin tarafından yazılmış tüm yazılar

Hediyelik Eşya Çeşitleri

  Camdan yapılan çeşitli hediyelik eşyalar;

  Yaldızlı – Boyalı – El Dekoru İşlemeli Cam Vazo, Kristal Küllük Takımları, Sehpa Takımları, Çeşitli Cam Eşyalar, Yaldızlı -Boyalı  Cam Çay Bardağı, El Dekoru İşlemeli Kesme Kristal Çay Bardakları, Sürahiler, Şişelikler, Şişeler, Çiçeklikler,  Sirkelikler, Yaldız Filetolu, Çıkartma Desenli Yemek Tabakları,  Limonluklar ve Benzerleri…..

Burada sponsorluk bilgilerinizin görüntülenmesi için yazınız…  web@camdansanatlar.com

Nasıl Üretilir

Yapılmasının ilk basamağı doğru maddelerin uygun oranda bir araya getirilmesidir. Günlük hayatımızda karşımıza çıkan ve hammaddesini oluşturan maddeler, kum, soda ve kireçtir. Kum, yapımında ana malzemedir. Soda, düşük sıcaklıkta akıcı hale gelmesini sağlar. Kireçse, kimyasal etkilere dayanıklılığını artırır. Bir araya getirilen bu maddeler 15000C’deki fırınlarda eritme işlemine tabi tutulur.

İnsanoğlu volkanik veya obsidyen diye anılan doğal camı çok eski zamanlarda keşfetmiş ve bu doğal madeni işleyerek, bıçak, ok ucu, silah süsleme aracı ve mücevher olarak kullanmıştır.

Suni camin ilk olarak nasıl üretildiğine dair hiçbir kanıt olmamasına rağmen, Romalı bir tarihçi olan Pliny, ilk olarak Finikeli denizcilerin bulduğuna işaret eder. Hikayeye göre denizciler, Suriye’nin Prolemais bölgesindeki sahilde bir kamp kurarlar ve ateş yakarak kaplarını, aynı zamanda yükleri olan soda blokları üzerine koyarlar. Ertesi gün uyandıklarında, ateşin sıcaklığından dolayı kum ve sodanın camı oluşturduğunu görürler.

M.Ö 12000 ile M.Ö 4000 yılları arasında ilk kez dekoratif küçük boncuklar olarak kullanılıyordu. Doğu Akdeniz bölgesindeki ilk cam bulgularına, Antalya’nın Kaş ilçesi yakınlarında, İ.Ö. 2000 yılı civarında, bir ticaret gemisinin kargo bölümünde rastlanıyor.

M.Ö. 2500 yıllarında kullanım amaçlı objeler yapıldığını görüyoruz. M.Ö 1000 yıllarında ise Mısırlılar oldukça zaman alıcı ve zor bir işlemden geçirerek elde etmeye başlıyorlar. Bu yüzden de kıymetli eşya olarak görülüyor. M.Ö. 300 ve M.Ö 20 yıllarına gelindiğinde, bugün “Üfleme Tekniği” dediğimiz teknik, Suriyeli ustalar tarafından kullanılmaya başlanıyor. 7. yüzyıldan itibaren Mısır’ın İskenderiye şehri yapım merkezi haline geliyor. Türklerde ise Selçuklularla beraber başlıyor ve İstanbul’un alınışından sonra Osmanlı döneminde gelişiyor. İstanbul ve çevresinde birçok atölye kuruluyor. 14. yüzyılın başlarında Çubuklu yakınlarında kurulan Kristal imalathanesinde Çeşm-i Bülbül adı verilen bir çeşidi yapılmaya başlanıyor. 20. yüzyıla gelinceye kadar yapımında seri üretime geçilemiyor. Türkiye’de çağdaş anlamda ilk fabrikası 1934 yılında Paşabahçe’de kuruluyor.

Yapımında bilinen en eski teknik iç kalıplama tekniğidir. Metal bir çubuğun ucundaki şekil verilmemiş kil kalıbın üzerine kor eriyik halindeyken dökülüp yavaş yavaş soğutularak elde ediliyor, soğuma işleminden sonra kalıp çıkarılıyordu.
Kalıba döküm tekniğinde, önceden hazırlanmış kalıpların içine ya da dış kalıp üzerine dökülerek şekillendirilmesidir.
Üfleme tekniğinde, ortası boş, “pipo” adı verilen üfleme çubuklarıyla şekil veriliyordu. Eriyik sıvı halden katı hale kısa sürede geçeceği için piponun ucundayken, yine piponun yardımıyla avuç içinde hızlı bir şekilde döndürülerek şekillendirilmeye çalışılıyor. Yavaş yavaş pipo üflenerek şekil vermeye başlanıyor. Sap, kulp ve ayak gibi ekler yapılacaksa bu formu verecek olan parça eritilerek yapıştırılıp makasla kesiliyor. Aniden donup kırılmaması için soğutucu fırınlarına alınıyor. Bu teknik Suriyeli ustalar tarafından kullanılmaya başlanan ve günümüze kadar gelen bir tekniktir.

Kalıba üfleme tekniğinde ise üfleme tekniğinin keşfinden sonra kil, ahşap ya da metal kalıpların içine üfleme yapılarak kalıbın şeklini almasıyla elde ediliyordu. Böylece aynı formda objeler yapmak mümkün olmuştu.
Sema Subat