admin tarafından yazılmış tüm yazılar

Yaşamdaki Önemi Tarihi Alıntı: Cam Ocağı

Cam günümüz modern çevresinin önemli bir parçasıdır. Basit bir su bardağından sofistike bir teknik donanım malzemesine kadar kullanım alanı geniştir. Kullanımı günlük hayatımızın o kadar büyük bir alanını kaplamaktadır ki etrafımızdaki doğal çevreden daha fazla onun farkına varırız. Ancak aslında doğal olmaktan çok öte, hatta tam tersine yapay bir malzemedir.

Dokunulduğunda sert ve katı bir malzemedir. Gevreksi bir yapısı vardır, sert bir yüzeyle aniden karşılaştığında kırılmaya meyillidir. Buna rağmen kimya terminolojisinde sıvı olarak tanımlanmaktadır. Yani sıvıları taşımak için tasarlanmış vazoların çoğu aslında sıvının kendi formudur. Sertleşmek için soğutulduğunda bu temel nitelikleri taşımaktadır ancak, ısıtıldığında nitelikleri tamamen değişir. Süneklik derecesine kadar yumuşamaya başlar ve eğer yeterli derecede ısıtılırsa su gibi akıcı olur.

Erken Dönem

Yaygın olarak camın tesadüf eseri keşfedildiğine inanılmaktadır. Keşfine dair en sık bahsi geçen açıklama Yunan tarihçi Piny’nin açıklamasıdır. Piny’e göre birtakım tüccarlar teknelerinden kıyıya çıktıktan sonra bir nehir kıyısında kamp kurmuşlar, nehir yatağında bir ateş yakmışlar. Sonraki gün ise önceki günün ateşinin külleri arasında şeffaf, parlak parçaları bulmuşlar. Erken dönemlerinde, daha çok Mısır ve Mezopotamya’da gelişmiştir. Bu bölgede odunla yanan cam ocaklarının var olduğu düşünülmektedir.

Bir Yazı Alıntı: Yrd.Doç.Dr.Kemal Uludağ

Sözcük anlamıyla günlük dildeki sanat ifadesiyle seramik, bütün dalları ve yönelimleriyle genel anlamda sanat niteliği ve kimliği kazanır, kazanabilir. Özel anlamda güzel sanatlar alnı açısından, kavram olarak sadece modern sanatının, sanat niteliği ve kimliği kazanabileceği söylenebilir.
   Sanatın her yönüyle sorgulandığı ve kuramsal temellere oturtulduğu günümüzde, seramik sanatının sahip olduğu farklı nitelik, yönelim ve alanların birbirine karıştırılması sonucu ortaya çıkan kavram kargaşası konusunda (başka bir ifadeyle seramik malzeme mi, teknik mi, zanaat mı, sanat mı tartışması) seramik sanatçılarının ve akademik seramık eğitimcilerinin vede sanat kuramcılarının çözüm getirici somut yaklaşımlar ortaya koymadığı söylenebilir.
   Ortak kavramlara varabilmek için öncelikle seramik nedir sorusunu yanıtlayalım. Hammaddesi kil olup elle, kalıpla yada tornada biçimlendirilmiş ve fırınlanmış her tür obje sözcüğün kapsamına girer. Genel olarak şöyle de tanımlanabilir: İnorganik malzemelerin oluşturduğu bileşimlerin, çeşitli yöntemlerle şekil verilip, kurutulduktan sonra sırlı ya da sırsız olaraksertleşip dayanıklılık kazanıncaya kadar pişirilmesi bilimi, teknolajisi ve aynı zamanda sanatıdır.
   Yukarıdaki tanımlamadan da anlaşılabileceği gibi seramiğe bir bütün olarak bakıldığında, tarihsel süreçte klasik ve endüstriyel yapısıyla ve de çağımızda kazandığı modern sanat yönelimiyle karşılaşılır. Attila Galatalı ”Eleştirim” başlıklı sempozyum tebliğinde seramik sanatını üçe ayırır:
-Klasik
-Endüstriyel
-Soyut seramik sanatı
   Bu ayrımın temel gerekçeleri ve nitelikleri saptanmadığı ve kavranmadığı sürece alanında hem sanat çevrelerinde hemde alıcılar-izleyiciler boyutunda seramiğin ne ya da hangisi olduğu konusundaki bunalımdan kurtulunamayacağı ortadadır.
   Diğer sanat dalları gibi, seramik sanatıda insanoğlunun ihtiyaçları doğrultusunda zekasını kullanmasıyla, sanatların en eskisi olarak seramik kap sanatı niteliğiyle ortaya çıkar.
   Klasik seramiksanatı Avrupa ve Amerika’da ”pottery” sözcüğüyle adlandırılan, bizde yaygın olarak kullanılmasa da tam karşılığı ”çömlekçilik” olan bir ”zanaat” tır. Klasik seramik sanatı Mısır, Yunanistan ve Anadolu’da çok tanrılı uygarlıklar döneminde, tapınma, korku ve büyü gibiilkel insan ihtiyaçlarını ifade eden estetik ve sanatsal değerleri barındıran seramik heykelcikleri de içerir.

Alıntı: Yrd.Doç.Dr.Kemal Uludağ